Nasıl Bir İklim Kanunu İstiyoruz?

İklim değişikliğinin etkilerini her gün seller, kuraklık ve yangınlarla deneyimliyoruz. Türkiye, bu değişiklikleri en fazla hisseden ülkelerden biri. Sera gazı emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliğine uyum sağlamak için etkili politikalara ihtiyaç var.Bu nedenle, Türkiye'nin önemli hedeflere ulaşmasına yardımcı olacak uzman görüşleri ile şekillendirilmiş bir İklim Kanunu'na ihtiyacı var.Peki, nasıl bir iklim kanunu bizi ve gezegenimizi iklim krizine karşı korur?

Türkiye iklim krizinden en çok etkilenecek bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında yer alıyor. İklim kanunu  toplumun her kesiminin sesini duyurmalı. Kanun yapım ve uygulama süreci şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir olmalı.

Yaşam alanlarımızı, sevdiklerimizi iklim krizine feda etmek zorunda değiliz. İklim kriziyle artan sellere, yangınlara, kuraklığa ve aşırı sıcağa karşı bizi dirençli hale getirecek uyum planları iklim kanununda yer almalı.

Değişen iklim beraberinde tanımadığımız hastalıklar ve sağlık sorunları getiriyor.  İklim kanunu,  yeni ve derinleşen bu sorunlara karşı sağlık sistemini güçlendirecek düzenlemeler içermeli.

Yıllar boyunca iklim krizine karşı bizi koruyacak iklim kanunu, iklim adaletini, gelecek nesillerin haklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmeli.

Türkiye neredeyse Avrupa kıtasının tamamı kadar biyolojik çeşitliliğe sahip. İklim kanunu, biyolojik çeşitlilik ve doğal ekosistemlerin korunmasını temel ilke olarak kabul etmeli. Bu doğrultuda karasal, denizel ve sulak alanlarda korunan alanların oranının 2030 yılına kadar %30’a çıkarılması hedeflenmeli.

Adil, güvenli ve sağlıklı ortamda çalışmak herkesin hakkı. İklim kanunu özellikle iklim değişikliğine maruz kalan kırılgan grupların sosyal ve ekonomik olarak geride kalmadığı bir dönüşüm hedeflemeli.


Dünya piyasalarıyla rekabet edebilen bir ülke olmak için Türkiye 2053 net sıfır hedefini ve bu hedefe yönelik planları kanunlaştırarak dünya çapında örnek bir ülke olmalı.

İklim değişikliğine bağlı küresel sıcaklık artışlarını 1.5 dereceyle sınırlandırmak tüm ülkelerin  sorumluluğu. Türkiye iklim kanunuyla 1,5 derece hedefiyle uyumlu olarak 2030 yılına kadar %35 mutlak emisyon azaltımını garanti altına almalı.


Enerjide dışa bağımlılık bizi hergün fakirleştiriyor. Avrupa’nın en yüksek yenilenebilir enerji potansiyeline sahip ülkelerinden biri olan Türkiye’nin doğa ile uyumlu iddialı yenilenebilir hedefleri (2030 yılına kadar en az %75) iklim kanunuyla garanti altına alınmalı.

Yurttaş ve küçük işletmeler de elektrik ve ısınma faturalarının yükünden kurtulabilir. İklim kanunu tüketicinin kendi enerjisini üretebileceği yenilenebilir enerjinin önünü açacak iradeyi içermeli.

Temiz havaya, suya ve toprağa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Kömür gibi kirli yakıtlar doğamızı ve bizi zehirliyor. İklim kanunu, 2030 yılına kadar elektrik üretiminde kömürden çıkışı hedeflemeli. Bu sayede hava kalitesindeki artış, bizi 194 milyar Euro sağlık maliyetinden kurtaracak.


Sınırlı kaynaklarımızı sınırsızca tüketerek enerjimizi israf ediyoruz. İklim kanunu israfı önleyecek enerji tasarrufu/verimliliği için iddialı hedefler ve planlar içermeli.