EGE ORMAN VAKFI

Orman Sözlüğü

-A-

Abiotik: Yaşamın biyolojik aktivıtesinin olmadığını ifade eder. Atmosfer gazları, inorganik tuzlar, mineral toprak parçacıkları ve su gibi ekosistemdeki faktörleri içerir. Bu aynı zamanda tuzluluk, nemlilik gibi organizma yaşamını etkileyen fiziksel ve kimyasal olayların tanımında da kullanılır.
Ağaç: Ormanlarda doğal olarak yetişen veya emekle yetiştirilen, en az 8 metre boy yapabilen, yaşı ve çapı ne olursa olsun kökü, gövdesi ve tepesi olan yerli veya yabancı (egzotik) kökenli odunsu bitkiler. 
Ağaç kabuğu: Odunsu bitkilerin gövde ve köklerinin en dış tabakası. Kabuklu bitkiler arasında ağaç ve ağaççıklar, çalılar, asmalar yer alır. Kabuk, vasküler (damarlı) kambiyumun dışındaki dokuların tümünden oluşmakta olup, iç kabuk ve dış kabuk olarak iki tabakayı kapsar.
Ağaç sınırı(ağaç yetişme sınırı): 1) Ağaçların büyüme yeteneğini muhafaza edebildikleri habitatın sınırı. Ağaçlar, bu sınırın ötesindeki çevresel koşullara (düşük sıcaklık, nem yetersizliği, gibi) dayanamazlar. Ağaç sınırı, ağaçların tepe çatısı kapalılığı ile bir orman oluşturabildiği sınırı/hattı ifade eden orman sınırı terimi ile karıştırılmamalıdır.
Ağaççık: Biyolojik yapı olarak “çalı” ve “ağaç” arasında özellikler gösteren, yaklaşık 8 metre’ye kadar boylanabilen, toprak yüzeyine yakın yerlerden itibaren türüne göre bir veya daha fazla sayıda ana gövdeye ve bunların oluşturduğu nispeten dağınık bir tepe tacına sahip odunsu bitki. 
Ağaçlandırma: Bozuk orman alanları veya orman rejimi dışındaki uygun alanlar üzerinde orman ağaç ve bitkilerinin dikimi, ekimi veya iyileştirilmesi faaliyetleriyle oluşturulan orman örtüsü. Ağaçlar genellikle aynı türe ait ve aynı yaşta olup, aralık mesafeleri düzenlidir. Ağaçlandırmanın amacı odun veya odun dışı ürünlerin üretimi (üretim amaçlı orman ağaçlandırması) veya ekosistem hizmetlerinin sağlanması (koruma amaçlı orman ağaçlandırmaları).
Akaçlama- drenaj: Doğal veya yapay tesisler aracılığıyla ihtiyaç fazlası yüzey veya toprak içi suyunun boşaltılmasına hizmet eden su taşıma tesisleri sistemi.
Alkali toprak: pH’ı 8,5 veya daha fazla olan, yüksek düzeyde alkalilik veya %15’den yüksek değişebilir sodyum doygunluğu veya her ikisini birlikte gösteren toprak.
Alüvyal: Akarsular tarafından taşınıp, belirli yerlerde yığışmış olan tortul materyaldir. Türkiye’nin birçok nehir ağzı verimli ovalarıalüvyal (kum, silt, kil) materyalden oluşur.
Alpin: Ağaç yetişme sınırı üzerindeki yüksek dağ ve yayla alanlarında yer alan ve soğuk iklimin hakim olduğu yöre. 
Alpin kuşak: Yerkürede orta ve alçak enlemlerdeki dağlarda ağaç yetişme sınırının üzerinde ağacın doğal halde yetişemediği, çoğunlukla otsuların yetiştiği yüksek dağ kuşağı. Yüksek enlemlerde bu kuşak deniz kıyısından başlayabilir.
Alt toprak: Belirli horizonlar gösteren topraklar içinde B horizonunda, horizonların belirgin gelişmediği topraklarda yüzeydeki toprağın altında yer alan, içinde köklerin normal olarak geliştiği tabaka. Alt toprak, yaklaşık 30-35 cm. derinlikten ana kayaya kadar olan derinliği içine almaktadır. Alt topraklar, özellikle hacım ağırlıkları fazla ve bundan dolayı da fiziksel özellikleri üst topraklara oranla daha olumsuzdur. Buna rağmen alt toprak, bitkinin büyümesi ve gelişmesi yönünden büyük önemi olan toprak katmanıdır.
Alt tür: Biyolojik sınıflamada tür altında yer alan bir taksonomik düzey.
Alüvyal toprak: Akarsuyun taşıdığı ince malzemelerin akarsuyun yayıldığı alanlarda birikmesi ile oluşmuş topraklar. Alüvyal toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri ve devamlı taşkına maruz kalma Alüvyal malzemenin ayrışmasını, toprağın yüzeyinden yıkanan maddelerin altta birikmesini engeller. Ancak uzun müddet taşkına uğramayan alanlarda Alüvyal malzeme veya ana maddenin üzerinde sığ da olsa A horizonu oluşur. Alüvyal toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerini, Alüvyal malzemenin kaynaklandığı yerlerdeki kayaların fiziksel ve kimyasal özellikleri tayin eder. Genellikle drenajın iyi olduğu Alüvyal topraklar, besin maddeleri bakımından zengin ve işlenmesi kolay olduğu için tarıma uygundur.
Ana kaya: Sert ya da gevşek yapıda, toprak oluşturan kayalar. Toprağın altında bulunan sıfır derinlikten başlayarak birkaç yüz metreye kadar ulaşabilir. Toprak altında bulunan veya jeolojik yapıyı oluşturan kum, çakıl, volkan kumu ve tüfü gibi gevşek malzeme veya kireçtaşı, mermer, granit, gnays gibi sert kayaç.
Arazi: Toprak, iklim, topografya, ana materyal, hidroloji ve canlıların değişik oranda etkileri altında bulunan yeryüzü parçası.
Arazi eğimi: Bir arazinin yüzeyinin yatayla yaptığı açı.
Arazi ekosistemleri: Sadece karalar üzerinde bulunan ekosistemlerdir. Altı adet temel karasal ekosistem arasında: tundralar, taygalar, ılıman kuşak yapraklı ormanları, tropikal yağmur ormanları, otluk alanlar ve çöller yer alır. 
Arazi etüdü: Yerel düzeyde bilgilerin, arazi incelemeleri, gözlemler, ölçmeler, çizimler ve mülakatlar vasıtasıyla toplanması ve derlenmesi. 
Arazi ıslahı: Bataklık, taşlık, sazlık, tuzlanmış ve kurak arazileri ıslah ederek ürün yetiştirmeye ve yerleşime uygun hale getirme işlemi.
Arazi rehabilitasyonu: Bazı zararlı süreçler (sanayi faaliyetleri, doğal afetler, gibi) sonucu bozuluma uğramış belli bir arazinin daha önceki durumunun bir derecesine geri döndürülmesi, iyi koşullarının, işlevlerinin ve kapasitelerinin geri kazanılması süreci. Madencilik, tarım, ormancılık ve benzeri alanlarda yürütülen birçok proje ve kalkınma amaçlı faaliyetler de arazi bozulumuna neden olabilmektedir.
Arazi şekli: Dünya yüzeyi üzerinde, aşınma, birikme ve yer hareketleri sonucu oluşmuş plato, dağ ve tepelik gibi kendine özgü dağ şekli, özelliği.
Arazi sınıflaması: Arazi birimlerinin, arazinin özelliklerine ya da belli amaçlar için uygunluğuna göre çeşitli kategorilere ayrılması.
Arazi verimliliği: Tarımla ilgili olarak arazi verimliliği, ana ürünlerin sağladığı verim (ton/ha/yıl, gibi) olarak tanımlanabilir.
Arberetum: Değişik ağaç ve ağaççık tür ve varyetelerinin (ligninli bitkiler) zengin bir koleksiyonunun oluşturulduğu, ilmi ve eğitim amaçlarıyla kullanılan özel yerlerdir. Arberetum, zengin tür çeşitliliği itibariye, sadece bir veya birkaç ağaç türünün kullanıldığı ağaçlama sahalarından farklıdır.
Artım (ormancılıkta): 1) Bir orman ağacında (veya ağaççıklarda) belirli sürede (bir yılda veya belirli zaman aralıklarında) meydana gelen biyokütle üretimi. Biyokütle oluşumu dallarda, gövdede, yapraklarda, kökte, kozalak ve meyvelerde meydana gelir. Mevcut hacim (veya canlıbiyokütle) anapara (kapital) ise, artım onun faizi olarak düşünülür.
2) Ormanda yıllık olarak oluşan ve genellikle m³ olarak ifade edilen hacım/biyokütle miktarı.
Av ve yaban hayatı yönetimi : Av ve yaban hayatının sürdürülebilirliğinin sağlanması hedefinden hareketle; av ve yaban hayvanları ile yaşama alanlarında gerekli araştırma, etüt ve envanter çalışmalarının yapılması, koruma ve geliştirme faaliyetlerinin belirlenmesi, faydalanmanın düzenlenmesi de dahil; yönetim plânlarının yapılması, uygulanması, denetlenmesi, izlenmesi ve değerlendirilmesi.

-B-

Bağıl nem: Bir hava kütlesinde belli bir sıcaklıkta bulunan nem miktarı ile aynı sıcaklıkta havanın doygun duruma gelebilmesi içim alabileceği nem miktarı arasındaki oran. Bu oran yüzde olarak ifade edilir. Havanın bağıl nemi %70 denildiğinde doygunluk açığının % 30 olduğu, doygun hale gelebilmesi için daha % 30 oranında nem alması gerektiği anlaşılır. Bağıl nem miktarı bitkiler ve buharlaşma açısından son derece önemlidir. Bağıl nem oranı düştükçe bitkilerde terleme ve buharlaşma, dolayısıyla kuraklık o derecede artar. Bağıl nem % 100 olduğunda ise buharlaşma ve terleme durur. Bağıl neme nispi nem de denir.
Bakı: Bir yamacın güneş ışınlarına göre konumu, güneş ışınlarını alma durumu. Bakı, iklim özellikleri ve buna bağlı olarak bitkilerin yetişmesi ve toprak oluşumu açısından son derece önemlidir.
Bakir alanlar (yabanıl alanlar): İnsanların sürekli yerleşme ortamı olmayan, doğal haliyle korunmaya çalışılan alanlar.
Bakir orman: Başlangıcından beri gelişimine insanlar tarafından kullanılmamış, insan eli değmeden yaşamını sürdürmüş ve sürdürmekte olan orman. Bu anlamda orman, dünyanın çok az yerinde kalmıştır. Türkiye’de de bakir orman parçaları çok az olup, ancak yol ve diğer ulaşım olanakları bulunmayan yerlerde rastlanabilir.
Baltalık orman: Kök veya kütük sürgünlerinden oluşan ağaçlardan meydana gelen ve genellikle yakacak amaçlı ve ince çaplı odun üretimine yönelik olarak işletilen orman.
Bitki örtüsü: Bir yerde doğal olarak yetişen bitkilerin oluşturduğu topluluklar. Orman, bozkır, çayır, maki gibi. Bitkiler yetişebilmek için besin maddesi, su ve sıcaklığa ihtiyaç duyar. Bu özellikler bakımından yeryüzündeki ortam şartları büyük farklılıklar gösterir. Bazı yerlerde çok uygun özellikler bulunurken bazı yerler son derece olumsuz şartlara sahiptir. Bu nedenle, yeryüzünde bitki örtüsü yönünden çok fakir alanlar olduğu gibi son derece zengin bölgeler de bulunmaktadır.
Bitki tepe örtüsü: Ağaçlar, ağaççıklar, çalılar ve yüksek boylu diğer bitkilerin tepe çatılarının toprak yüzeyini örtme yüzdesidir.
Biyolojik çeşitlilik: Diğerlerinin yanı sıra kara, deniz ve diğer su ekosistemleri ile bu ekosistemlerin bir parçası olduğu ekolojik kompleksler de dahil olmak üzere tüm kaynaklardan canlı organizmalar arasındaki farklılaşma anlamındadır; türlerin kendi içindeki ve türler arasındaki çeşitlilik ve ekosistem çeşitliliği de buna dahildir. Küresel ekonominin tahminen yüzde kırkı biyolojik ürünlere ve süreçlere dayalıdır. Özellikle düşük verimli tarım bölgelerinde yaşayan yoksul halk büyük ölçüde doğal çevre kaynaklarının genetik çeşitliliğine bağımlı bulunmaktadır.
Biyolojik denge: Bir toplum içinde iklim, toprak, topografya ve canlılar arasında dengenin oluşumu.
Biyolojik mücadele: Bitkide zararlı, hastalık ve yabancı otlara karşı diğer canlı organizmaların kullanılmasıyla, zararlı etmenin ekonomik zarar seviyesinin altında tutulabilmesi için yapılan mücadele.
Biyolojik verimlilik: Bir ekosistemde belli bir zaman sürecinde meydan gelen üretimin miktarı ve oranı. Bu, tek bir organizma, bir popülasyon, tüm topluluklar ve ekosistemler için geçerli olabilir. Verimlilik birim alanda birim zamanda üretilen kuru madde veya enerji miktarı olarak ifade edilebilir. Sulak alanlarda ise ölçme alan yerine hacım için uygulanır.
Biyotik: Yaşamın, özellikle popülasyonların ve ekosistemlerin tamamı ile alakalı, her bir yönü.
Bonitet: Orman ekosisteminde yetişme ortamının verimliliği.
Botanik: Bitki bilimi.
Bozuk makilik: Fransızcadan gelen bir terim olup, toprağın erozyonla aşırı derecede kayba uğrayıp kayaların yüzeye çıktığı, bozulmuş (degrade olmuş) makilikleri ifade eder. 
Bozuk orman: İnsan faaliyetleri nedeniyle, o sahadaki doğal bir orman tipine nazaran, yapı, işlev, tür bileşimi (kompozisyonu) veya verimlilik açısından kayba ve bozuluma uğramış sekonder orman. Bozuk orman sahasından ürün ve hizmetlerin sağlanmasında azalma meydana gelmekte ve bu sahalar biyolojik çeşitliliğin sadece kısıtlı bir bölümünü muhafaza edebilmektedir. Bozuk orman alanlarının biyoçeşitliliği çoğunluğunu alt tabaka örtüsünde yer alan odun dışı bileşenler oluşturmaktadır.
Bozulan alan: İnsanların neden olduğu süreçler nedeniyle doğal yapı ve verimliliğinin bir bölümünü kaybetmiş alan.
Büyüme halkası, artım halkası: Ağaçlarda büyüme mevsimine dayanarak meydana gelen yıllık büyüme miktarlarını gösteren halkalar. Bunların ağaç gövde ve dallarının enine kesitlerinde görülmesi mümkündür.
Büyüme mevsimi: Bitkilerin, sıcaklık ve yağış isteklerine bağlı olarak belli bir yerdeki büyüme dönemi. Orta kuşakta don olaylarının sona ermesiyle başlar ve sonbaharda günlerin kısalması ve soğuğun düşmesiyle sona erer. Büyüme mevsimi nemli ve sıcak bölgelerde yıl boyu devam ederken, kuzey enlemlerde ve yüksek yerlerde 8-10 haftaya kadar düşebilir.

-Ç-

Çalılık: Sık olarak bir araya gelmiş bulunan kısa boylu, çalılaşmış ağaç toplumu veya kısa boylu çalılar ile çalılaşmış ağaçların birlikte oluşturduğu sık bir bitki toplumudur. Genellikle 2 m'ye kadar kısa boylu çalılar tarafından oluşturulur.
Çıplak arazi (çıplak alan): Üzerindeki bitki örtüsünün, genellikle doğal ve insan kaynaklı faktörlerin ortak etkisi ile büyük ölçüde veya tamamen yok olduğu arazi. Denuded, aşınma sonucu düzleşmiş arazi de denir.
Çıplak köklü fidan: Köklerinin topraklı bir tüp veya kap içinde değil, çıplak durumda olduğu fidanlar. Bu fidanlar, uyku durumunda olan kökleri faaliyete geçmeden mümkün olduğunca kısa zaman içinde dikilmeli ve o zamana kadar nemli durumda tutulmalıdır.
Çıplaklaşma: Arzın katı maddelerinin yağmur, don, rüzgâr, akarsu ve diğer etkenler tesiri ile erozyona maruz kalması ve böylece daha önce bitki örtüsüne sahip olan tabakaların çıplaklaşması ve aşınma suretiyle derinliklerinin azalması.
Çok yıllık bitki: Yaşamları iki yıldan fazla olan bitkiler.- Kök ve gövdeleri kışı toprak altında canlı olarak geçiren, her vejetasyon döneminde yeni sürgün vererek gelişen bitkiler.
Çöl: Yıllık ortalama yağış miktarının alçak ve orta enlemlerde 200 mm'nin altında, günlük sıcaklık değişiminin yüksek olduğu, bitki örtüsü bakımından son derece zayıf kurak bölge. Bilimsel açıdan çöl, drenaj sistemi, kayaların ayrışma derecesi, ekolojik topluluklar ve potansiyel tarım ürünleri verimi gibi birçok ölçüte göre belirlenir. Çölün belirlenmesindeki en önemli faktör, nem açığından dolayı oluşan kuraklıktır. Gerçek çöller çok sıcak ve kurak olduğundan bitki ve hayvan yaşamı bakımından fakirdir. Bitki örtüsünün zayıf olması rüzgâr faaliyetinin artmasına ve buna bağlı olarak kumul hareketlerinin baskın olmasına neden olur. Kumulların çoğu sabit olmayıp rüzgârların etkisiyle devamlı olarak yer değiştirir. Çöller sıcak ve soğuk çöller olarak ikiye ayrılır. Sıcak çöller sub tropikal bölgelerde ve orta kuşakta karaların iç kesiminde yer almakta olup bunların en önemlileri; Afrika’da Büyük Sahra, Namibya, Asya'da Arabistan, Orta Asya’da Kızıl kum, Karakum, Gobi, Amerika’da Colorado çölleri ve Avustralya’nın orta ve batı kesimlerindeki çöllerdir. Soğuk çöller yüksek enlemlerde kar ve buzullarla kaplı alanlarda yer alırlar. Buralarda da yağış çok düşük olup, çoğunlukla liken, yosun gibi bitkiler yetişir.
Çürüme: Ölü organik maddenin esas olarak mikroplar tarafından inorganik maddeye dönüştürülmesine yol açan ekolojik süreç.

-D-

Daimi yeşil bitki (herdemyeşil bitki): Yaprakları uzun süre dökülmeden yeşil kalan bitkiler. Daimi yeşil ağaçlar, iklim, toprak ve yükselti koşullarına göre farklı ortamlarda bulunur. Bu ağaçların bazıları, fotosentez ve büyüme mevsiminin kısa olduğu yüksek enlemlerde ve dağlarda bulunur. Buradaki ağaçlar iğne yapraklı ve reçinelidir. Sıcak ve nemli bölgelerde ise besin maddelerinin kısa sürede sağlanması ve fotosentezin yıl boyunca devam etmesi daimi yeşil bitkilerin yetişmesini sağlar. Herdemyeşil bitkiler dökülen yapraklarının yerine devamlı olarak yaprak oluşturur.
Dekar: Değeri 1000 m² olan alan ölçüsü. Halk dilinde dönüm de denir.
Delta: Akarsuların göl veya denize döküldükleri yerlerde taşıdıkları ince malzemelerin birikmesiyle oluşmuş üçgen şeklinde düzgün alan. Deltanın şeklini ve büyüklüğünü su altı topografyası ve taşınan malzeme miktarı tayin eder. Suyun sığ olduğu ve akarsuyun bol miktarda alüvyon biriktirdiği sahalarda yüzlerce km2 saha kaplayan deltalar oluşur. Kıta sahanlığının derin, akıntıların bulunduğu ve alüvyon yükünün fazla olmadığı kıyı kesimlerinde delta oluşumu zayıftır.
Dendroloji: Botaniğin, ağaç şeklindeki bitkileri inceleyip araştıran dalı.
Denizden yükseklik: Yeryüzünün belli bir noktasının deniz seviyesinden dikine uzaklığı.
Dere: Küçük bir havzanın sularını boşaltan doğal bir drenaj kanalı görevi yapan küçük akarsu yatağı. Bir kısmı devamlı akışlı olup diğer bir kısmı ise yaz aylarında kurumaktadır.
Derecik: Küçük dere.
Diğer ağaçlık alan: Üzerindeki ağaçların boylarının 5 m'nin üzerinde ancak kapalılığın sadece %5-10 arasında olduğu alanlar. Çalı, ağaççık ve ağaçların beraberce yer aldığı ve kapalılığı %10'un üzerinde olan alanlar da bu kategoriye girer. Buna karşın, ağırlıklı olarak tarımsal veya kentsel kullanımlar altındaki alanlardaki benzer sahalar ağaçlık alan tanımına girmez.
Dikim: Herhangi bir yere fidan ya da fide dikimi.
Diri Örtü: Orman veya ağaçlık alandaki ağaçların altında büyüyen çalı ve otlar. Örneğin kızılçam ormanlarında ağaçların altında yetişen maki ya da Karadeniz Bölgesinde orman altında yaygın olarak bulunan orman gülü diri örtü olarak adlandırılır.
Doğal bitki örtüsü: Bir bölgede (doğrudan insan etkisi olmadan) devam eden süksesyon (sıralı değişim ya da ardıllık) sürecinin herhangi bir evresinde (ya da bu sürecin sonucunda ulaşılan klimaks evresinde) yer alan vejetasyon.
Doğal düşman: Bir organizmanın aleyhine yaşamakta olan ve o organizmanın popülasyonunun kısıtlanmasına neden olan diğer bir organizma. Bunlara, parazoitler, parazitler, predatörler ve patojenler dahildir.
Doğal ekosistem: Yapısal özellikleri ve işlevleri bakımından insan etkisini taşımayan veya insanlardan çok az etkilenmiş bulunan, doğal koşulların ağırlıklı olduğu ekosistemler (bakir ormanlar, dağ gölleri ve turbalıkları, kayalık araziler, gibi).
Doğal gençleşme: Bir orman meşceresinin doğal vasıtalarla (doğal tohumlama ve vejetatif gençleşme, gibi) yeniden tesisi. Doğal gençleşme, bir takım insan müdahaleleri (toprağın yırtılması, yabani veya evcil hayvan zararlarına karşı çit koruması altına alma, gibi) ile kolaylaştırılabilir.
Doğal seleksiyon: Bir popülasyonun çevreye en iyi adapte olan genotiplerinin sıklığının (frekansının), daha az adapte olan genotiplere nispeten, birkaç nesil süresinde, artmasıdır.
Doğal tohumlama: Bir saha üzerinde bitkilerin tohumlarını doğal yolla saçması, yayması.
Doğal tür: Belli bir yerde veya bir ekosistemde doğal olarak bulunan, oraya insanlar tarafından getirilmemiş olan tür.
Don zararı: Sıcaklığın sıfır derecenin altına düşmesiyle bitkilerin uğradığı zarar. Bitkiler, sıcaklık belli bir eşik değerin altına düştüğünde zarar görerek ya tamamen ölür ya da verimi büyük ölçüde düşer.

-E-

Eğim: Belirli bir hat boyunca yükselme veya inme oranı. Yüzde, derece veya 100 metre yatay mesafedeki yükselme veya düşüş miktarı olarak ifade edilebilir.
Ekoloji: Eco ortam, logy bilim sözcülerinin birleşmesi ile ifade edilen ortam bilimi. Ekoloji, ortamdaki canlı öğeleri oluşturan bitki, toprak, hayvan, insan ile cansız öğeler arasında bulunan iklim, yüzey şekilleri, ana materyal arasındaki ilişkileri inceler. Ekoloji hem bir, hem de birkaç topluluğun ortamla olan ilişkilerini belirleyebilir. Örneğin orman ekolojisinde ormanların yetişmesinde etkili olan iklim, toprak, topografya gibi faktörler ve bunların karşılıklı ilişkileri ele alınır.
Ekosistem: Bitki, hayvan ve mikro-organizma toplulukları ile bunların cansız çevrelerinin işlevsel bir birim olarak karşılıklı etkileşim içinde bulunan dinamik birlikteliği (kompleksi). Ekosistemler yapı, işlev ve gelişimlerine göre aşağıdaki şekilde sınıflandırılır. (i) Kapalı ekosistemler (closedecosystems): Enerji akımı ve madde dolaşımı açısından komşu ekosistemlerle bir alışverişi olmayan, kendi içinde bir denge sağlayan ekosistemler. Ancak böyle bir ekosisteme nadiren rastlanır. (ii) Açık ekosistem (openecosystems): Dışarıdan enerji ve madde alan, dışarıya enerji ve madde veren ekosistemdir. Tüm doğal ekosistemler böyledir.
Endemik (ekolojide): Sadece belli bir coğrafi yörede bulunan bitki veya hayvan türleridir. Endemik türler yeryüzünün geniş veya dar bir alanında bulunabilirler. Örneğin bazıları belli bir kıtada, bir kıtanın sadece belli bir bölgesinde veya sadece tek bir adada bulunabilir. Endemik tür taşıyan bir alan genellikle bir şekilde izole olmuştur ve bu şekilde türün bu saha dışındaki yerlere yayılması zorlaşmıştır veya bu sahalar endemik türlerin ihtiyaç duyduğu ve sadece oralarda bulunan çevresel koşullara ve özelliklere sahiptir.
Endemizm: Belli bitki ve hayvanların kıta, bölge ve doğal bir bölgede tutulma, bulunma durumu. Bir saha ne kadar yaşlı ve çevresel etkileşimden uzak bir dağ, ada ise endemik bitki oranı da o nispette fazladır.
Envanter: Doğal kaynaklarla ve nitelikleriyle ilgili bilgilerin sahada toplanması.
Erozyon: Bir arazinin akarsu, yağmur, rüzgar, buzul, dalga, yerçekimi veya diğer jeolojik etmenlerin neden olduğu kopma, sürüklenme, çözülme, taşınma ve kitle hareketi benzeri süreçlerle aşındırılıp, yıpratılması.
Eş yükselti eğrileri: Yüksekliği aynı olan noktaları birleştiren veya aynı yükseklikteki noktalardan geçen eğri.

-F-

Fauna: Belli bir bölgedeki veya zamandaki hayvan yaşamının tamamı. Zoologlar ve paleontologlar faunayı, belli bir zaman veya yerde bulunan hayvanların tipik bir koleksiyonu olarak ifade ederler.
Fidan dikim terasları: Eğimli yamaçlarda en fazla 2 m genişliğinde açılan ve üzerinde orman ağaçları ve ağaççıkları veya meyve fidanları dikilen teraslar. Teraslar arasındaki mesafe eğimin artmasına bağlı olarak daralır.
Flora: Belli bir alanda bulunan bitkilerin tümü.
Fotosentez: Yeşil bitkilerin, mavi-yeşil algler ile diğer bazı organizmaların hücre yapılarında meydana gelen kimyasal olay. Bu olayla güneş ışığı ve havadan alınan karbondioksit, bitkilerdeki klorofil maddesi aracılığı ile çözümlenerek organik madde (karbonhidratlar) üretilir. Fotosentez sırasında güneşten alınan enerji, bitkinin hücrelerinde kimyasal yönden tutularak bitkilerin büyümesinde ve solunumunda kullanılır. Bu nedenle bitkiler, fotosentezle hem organik madde üretir, hem de üretilen organik maddede enerji depolar. Bu enerji, bitkileri yiyen canlılara geçerek onların beslenmesi ve hareket etmesini sağlar.

-G-

Garig: Akdeniz ve Ege bölgesinin kıyı kesimlerinde, kireçtaşından oluşan sığ topraklarda veya bozulmuş makilik alanlarda yer alan, makilere göre daha seyrek yetişen ve ancak 1.0 m.’ye kadar boy yapabilen daimi yeşil, sert yapraklı ve bazıları dikenli çalılardan oluşan bitki topluluğu.
Gençleştirme: Ormanın devamlılığını sağlamak için çeşitli uygulamalar ile genç neslin sahaya gelmesini ve gelişmesini sağlamak. 
Gençlik bakımı: Gençliğin yaşaması ve iyi büyümesi için uygulanan seyreltme, ot alma, çapalama gibi bakım işleri.
Genetik çeşitlilik: Bir tür, varyete veya soydaki genlerin çeşitliliği.
Geniş yapraklı ağaçlar: Kozalaklı bitkilerdeki ince, ibre şeklindeki yapraklara değil, geniş yapraklara sahip olan ağaçlar.
Genotip: Bir organizmanın genetik bileşimi. Kalıtsal yapı ve içsel karakter ile kazanılmış olan genetik özellikler sonucu meydana gelmiş şekillenmiş bulunan organizmalar. Genotip, hücrelerindeki özellikler ve özel reaksiyon şekli ile çeşitli çevre faktörlerinin etkisi altında kalır. Kısaca ortam koşullarına göre kazanılmış farklı bir genetik tip oluşur.
Gölge bitkileri: Gölgede veya düşük güneş ışığında yetişen, bu koşullarda iyi gelişen ve büyüme yapan bitkiler. Bu bitkiler orman altında veya bulutlu ortamlarda yetişir.

-H-

Habitat (Özel yaşam ortamı): Herhangi bir organizma veya popülasyonun doğal olarak bulunduğu yer veya çevre tipi.
Hafif toprak: Kumlu ve kaba bünyeli bir toprak olup, çok düşük bir çeki gücüne gerek gösterir ve bu nedenle işlenmesi kolaydır.
Ham humus: A horizonundan kesin sınırla ayrılan, genellikle asit ve yüksek miktarda karbon içeren (% 52 veya daha fazla) yüksek C/N oranı (25-35, bazen daha fazla) olan bir orman humus tipi.
Havza (su havzası): Doğal sınırları içinde, iklim, jeoloji, topografya, toprak, flora ve faunanın sular ile etkileşim içinde olduğu, suyun ayrım çizgisinden denize aktığı noktaya, kapalı havzalarda ise suyun toplandığı nihai noktaya göre suyun toplanma alanıdır.
Hektar: Yüzölçümü 10.000 m² olan saha birimi. 1 km² = 100 hektardır.
Heyelan (arazi kayması): Yamaçlarda toplanan toprak ve benzeri katı materyallerin alt katmanlarında bir ayırma ve kayma düzlemi bulunan kısımlarda, düzlemin üstünde kalan toprak kitlesinin yerçekimi etkisi ile bulunduğu yükseklikten aşağı doğru kayma yüzeyi üzerindeki hareketine “Arazi kayması” veya “Heyelan” denilir. Belirgin bir kayma yüzeyi yerine birçok küçük kayma yüzeylerinin bulunduğu durumlarda, çok yavaş cereyan eden hareketler de arazi kayması olarak tanımlanmaktadır. Heyelan hareketleri çok ani ve hızlı olduğu gibi, saatler veya günler süren bir yavaşlıkta da olabilir. Diğer taraftan heyelan sonucu yer değiştiren toprak kitlesi milyonlarca metreküp hacminde olduğu gibi, çok az miktarda da bulunabilir. Heyelanların dere yatağına doğru gelmesi ve derelerin akışını bir süre engellemesi sel ve taşkın zararlarını artırmaktadır.
Horizon: Fiziksel ve kimyasal özellikleri farklı olan toprak katı.
Horizon toprak: Toprak yüzeyine paralel olan ve toprak oluşturucu süreçlerin etkisi ile belirgin özellikler gösteren bir toprak katmanıdır.
Humus: Ölmüş bitkisel ve hayvansal maddelerden ve bunların organik ayrışma ürünlerinden oluşan organik madde. Toprağın vazgeçilmez maddesini oluşturan humus, koloidal boyutta, koyu renkli, şekilsiz (amorf) bir organik maddedir. Humuslaşma sonucu organik maddenin içinde bulunan ve bitkinin beslenmesinde önemi rol oynayan maddeler açığa çıkar. Sıcaklık ve yağış durumuna göre ortaya çıkan humus tipleri mor, moder ve mull olarak üç gruba ayrılır. Bunlardan mor humus, soğuk bölgelerde toprağın üst katını keçe gibi kaplayan ve mineral toprakla karışmayan humus tipidir. Moder, toprakla yarı karışmış çürüntülü denilen humus çeşididir. Mull ise nemli ve ılıman bölgelerde toprakla iyi karışmış, bitkinin orijinal görünümü kaybolmuş humus tipidir.

-İ-

İbreli orman ağaçları: Çam, ladin, göknar gibi kozalaklı, yaprakları ibre şeklinde olan ve genellikle yapraklarını dökmeyen (herdemyeşil) orman ağacı türleri.
İğne yapraklı ormanlar: Kızılçam, karaçam, sarıçam, ladin, göknar gibi, yaprakları iğne şeklinde olan ağaç türlerinin oluşturduğu ormanlar.
İklim: Bir bölgenin arazi şekillerinin tabiatına, topraklarına, vejetasyon ve arazi kullanılmasına tesir etme suretiyle o bölgeye özellik veren, sıcaklık, nem, rüzgar ve buharlaşma gibi atmosferik veya meteorolojik etkilerin bütünü.
İnorganik: Maddesi bitki veya hayvanla ilgili olmayan, organik olmayan

-K-

Kadastro: Bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülklerin yerini, alanını, sınırlarını ve değerlerini belirtip plana bağlama işleri.
Kahverengi orman toprağı: İntrazonalordonunkalsimorfik alt ordosuna dahil bir büyük toprak grubudur. Yapraklarını döken orman vejetasyonu altında kalsiyumca zengin ana materyalden oluşmuşlardır. Yüksek bazla doygunluk yüzdesine sahiptirler. Ancak belirgin birikme (alüvyal) horizonları yoktur (1938 ABD Toprak Sınıflama Sistemi).
Kambiyum: Bitkilerin kök ve gövdelerinde aktif olarak hücrelerin bölündüğü kat. Bulunduğu yere göre birçok Kambiyum bulunur: tabakalıKambiyum, storiodKambiyum, Kambiyum tabakası, Kambiyum hücresi, gibi.
Kapalı havza: Kapalı havzalar sularını denizlere kadar ulaştıramayıp kuruyan veya göle dökülüp kalan akarsuların bulunduğu alanlardır. Kapalı havzalar genellikle iç kesimlerde, kurak iklim bölgelerinde görülür (Konya kapalı havzası). 
Kapalı orman: Değişik katmanlardaki ve alt tabakadaki ağaç örtüsünün toprağın büyük (% 40'tan fazla) bir bölümünü örttüğü orman. 
Kapalı tohumlular: Kayısı ve erik gibi üreme organları çiçekli bitkilerde etli bir yumurtalığın, meyvenin, kabuğun içinde tohumları olan bitkilerdir.
Kar devriği: Taçlarında biriken karın basıncıyla ağacın devrilmesi, gövde ve dalların kırılması.
Karbon birikimi (depolama): Atmosferdeki karbon fazlasının, esas olarak arazi kullanımındaki değişiklikler vasıtasıyla uzaklaştırılması ve başka yerlerde depolanması. Pratikte karbon birikimi çoğunlukla ormanların genişletilmesi suretiyle meydana gelir.
Karışık orman: İki veya daha fazla ağaç türünden oluşan ve ana tür dışındaki türlerin alanın en az %20'sini kapladığı orman. İbreli ve geniş yapraklı ağaç türlerinin karışık olarak beraberce bulunduğu orman.
Karışık yapraklı orman: Geniş yapraklı ve ibreli ağaç türlerinin karışımının domine ettiği bir bitki örtüsü tipi. Genellikle dağlık bölgelerde yüksek rakımlardaki vejetasyonun alt kısımlarında yer alır.
Karstik arazi: Ana kayanın yarık ve çatlaklar gösterdiği ve keskin kenarlarla parçalandığı kalker taşlarından oluşan yerlerdir. Karst formasyonu, jeolojik açıdan huni şeklinde çöküntüler, basen şeklinde arazi şekilleri, mağaralar, toprak altı su kaynakları ve toprak üstü su kaynaklarının yokluğu veya azlığı ile karakterize edilir.
Kayma: Çatlak veya tabaka yüzeyi boyunca kaya kütlesi veya yer kütlesinin hızlı veya aniden yerçekiminin etkisi ile kayması.
Klorofil: Bitkilerde, alglerde ve kamçılılarda bulunan, ortasında magnezyum içeren profirin halkasından oluşan, yan zincirleri klorofillerden olan, kloroplastların tlakoit zarları üzerine yerleşmiş, ışık spektrumundaki kırmızı, mor ışınları emerek ışık enerjisini yakalayan yeşil fotosentez pigmenti.
Kohezyon: Her bir zerreyi çevreleyen rutubet örtüsünün yüzey basıncı nedeniyle zerrelerin birbirinden ayrılmaya karşı gösterdiği direnç. Kohezyonu genel olarak topraktaki kil ve organik madde, tortul depolarda ise kil sağlar. Kohezyon kumlu topraklarda ve depolarda zayıf iken killi maddelerde artış gösterir.
Kontrollü yakma: Yakmanın önceden kararlaştırıldığı sahada ve belirli bir şiddette bilerek ateş kullanılması.
Koru ormanı: Ağaçların tohumdan veya fidandan geliştiği ormanlardır. Sürgünden gelişen baltalık ormanlarının aksine genellikle ağaçların boyları ve ormanın kapalılığı yüksektir.
Kuraklık: Yağışların kaydedilen normal düzeylerin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu hidrolojik dengenin ciddi şekilde bozulması nedeniyle arazi ve kaynak üretim sistemlerinin olumsuz olarak etkilenmesine yol açan doğal olay.
Kuru dere: Yağışlar sırasında yatağında su bulunan, diğer zamanlarda yatağı kuruyan bir akarsu veya akarsu bölümü.

-M-

Maki: Akdeniz ikliminin egemen olduğu alanlarda bulunan (mersin, fundalık, sandal, mantar meşesi, pırnal vb. bitkilerin dahil olduğu), çoğu çalı ve ağaççık formunda ve çoğunlukla her-dem yeşil bitki örtüsü.
Mera: Hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yer. Hayvanlar tarafından otlanan, üzerinde tabii olarak teşekkül etmiş bir vejetasyon taşıyan ve genel olarak yetişme şartlarının elverişli olmaması sebebiyle diğer tarımsal bitkilerin istihsali yapılmayan geniş sahalar.
Meşcere: Tür bileşimi, gelişim, yaş ve yapı bakımından tekdüzelik gösteren ve etrafındaki diğer ağaç toplumlarından belirgin şekilde ayrılabilen, yerel iklim oluşturacak derecede yayılışa sahip, karşılıklı olarak birbirlerini etkileyen ve genellikle bir hektardan daha fazla alan kaplayan ağaç topluluğu, orman bölümü. Yaş, ağaç türü kombinasyonu, büyüme ya da tesis şekli, bunların hepsi veya bir kısmı ile çevresinden ayrılan orman parçası.
Mikroorganizma: Bakteri, fungi, protozoa, mikroskobik alg ve virüs gibi çıplak gözle görülmeyen, ancak mikroskop altında tanımlanabilen çok küçük organizmalar.
Mikrofauna: Gözle görülmeyecek kadar (200 mikrondan) küçük, bakteri gibi canlılardan oluşan hayvan.
Milli park: Bilimsel ve estetik bakımından, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçaları.
Mineral toprak: Esas itibariyle mineral maddelerden oluşan ve özellikle bu maddeler tarafından tayin edilen bir topraktır. Genellikle %20'den az organik madde içermektedir. Ancak 30 cm kalınlığa kadar varan bir organik yüzey katmanını içerebilir.
Muhafaza ormanı: Tamamen veya kısmen ağaçlarla örtülü, odun istihsali ve hayvan otlatmasından ziyade toprak ve su muhafazasına yarayan bir saha.
Mutlak nem: Bir m³ havada bulunan su buharı miktarının gram olarak ifadesi. Havada bulunan nem miktarını havanın sıcaklık ve basıncı tayin eder. Yükseklere doğru hava basıncının ve sıcaklığının azalmasına bağlı olarak havadaki nem miktarı da sürekli düşer.
Mutlak sıcaklık: Kelvin sıcaklık ıskalasında mutlak sıfıra (00 K)'a tekabül eden -2730 C'daki sıcaklıktır. Bu sıcaklıktaki tüm cisimlerde molekül titreşimi durduğundan sıcaklık yayılması meydana gelmez.

-N-

Nem: Atmosferin su buharı muhtevası veya belli bir hava hacmi içinde değişik formlardaki (gaz, sıvı, katı haldeki) suyun tümünün toplamı (meteorolojideki tanımı). Yağış miktarları veya yağış etkinliği (klimatolojideki tanımı).

-O-

Odun dışı orman ürünü: Her türlü orman ağaç, ağaççık, çalı ve otsu bitkilerinden elde edilen balzami yağlar (sığla yağıvb) ile bunların kabuk, meyve, sürgün, yaprak, çiçek, tohum, kök, soğan, yumru ve rizomları ile mantar ve benzeri ürünleri. Ormanlardan elde edilen, odun olmayan, biyolojik orijinli fiziki materyaller. Bunlar arasında gıda ürünleri (meyveler, mantarlar, yenilebilir bitkiler, av hayvanları, gibi), ekstrakte edilen maddeler (reçine, latex, gibi) tıbbi ve aromatik bitkiler, hayvan yemi, süs bitkileri ve diğer bitkisel ürünler yer alır. Ormanların odun dışı hizmetleri bu tanıma girmez.
Organik madde: Çeşitli derecede ayrışmış toprakta bitki ve hayvan kalıntıları.
Orman: 1) Mevcut 6831 sayılı Orman Kanununa göre, "Tabii olarak yetişen ve emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır". Ancak aşağıdaki yerler orman sayılmaz: A) Sazlıklar; B) Step nebatlarıyla örtülü yerler; C) Her çeşit dikenlikler; Ç) Parklar; D) Şehir mezarlıklarıyla kasaba ve köylerin hudutları içerisinde bulunan alanlar; E) Sahipli arazide - 221 - bulunan ve civarındaki ormanlarda tabii olarak yetişmeyen ağaç ve ağaççık nevilerinin bulunduğu yerler; F) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan, dağınık veya yer yer küme ve sıra halinde ki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler; G) Orman sınırları dışında olup, yüzölçümü üç hektarı aşmayan sahipli arazideki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler, H) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleri ile özel mülkiyette bulunan ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan (1) fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar; İ) Sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle, özel kanunu gereğince Devlet Ormanlarından tefrik edilmiş ve imar, ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 9.7.1956 tarih ve 6777 sayılı Kanunda tasrih edilen yabani veya aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve harnupluklar; J) Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler. 2) Ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar gibi canlı varlıklarla toprak, hava, su, ışık ve sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin bir arada oluşturdukları karşılıklı ilişkiler dokusunu simgeleyen bir ekosistem. 3) En az 0.5 ha alan üzerinde, 5 m'den fazla boya sahip ağaçların % 10'un üzerinde kapalılık oluşturduğu yapı. Henüz ağaçların boyunun 5 m'ye ve kapalılığın %10'a ulaşmadığı ancak ulaşacağının beklendiği genç meşcerler de orman sayılır (FAO tanımı).
Orman amenajmanı (orman yönetimi): 1) Orman alanlarının ve kaynaklarının, bütünlüğünü, biyolojik çeşitliliğini, verimliliğini, gençleşme kapasitesini ve sağlığını muhafaza edecek ve geliştirecek, potansiyellerinden ekolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel çok yönlü faydaları bugün ve gelecekte, yerel, ülkesel ve küresel düzeylerde sürdürülebilir olarak ve toplum yararına sağlayacak ve diğer ekosistemlere zarar vermeyecek şekilde yönetimi. 2) Ormancılığın, her türlü idari, yasal, ekonomik ve sosyal boyutları yanında, bilimsel ve özellikle silvikültür, koruma ve düzenleme gibi yönleriyle uğraşan - 222 - bir kolu. Orman yönetimi, odun ve odun dışı ürünler faydalanması, orman genetik kaynakları, estetik, rekreasyon, kentsel değerler, yaban alanları ve yaban hayatı, orman içi su ürünleri ve benzeri diğer orman varlıkları ve işlevlerini kapsar ve bunlarla ilgili faaliyetleri planlar ve yürütür. 3) Bir orman işletmesini veya onun ayrıldığı işletme şefliklerini tespit edilen işletme amaçları ve koruma hedeflerine göre planlayan ve planın uygulanmasını izleyen ormancılık bilim dalı.
Orman içi açıklık: Etrafı orman ağaçlarıyla çevrili olan, çoğu otsu bitkilerle ve/veya çalılarla kaplı alan.
Ormancılık: Ormancılık, ormanların ve ormanla ilişkili doğal kaynakların idaresi ağaçlandırma faaliyetleri ve bu faaliyetlerin yapılabilmesi için gerekli olan altyapı hizmetlerinin gerçekleştirildiği bir bilim dalı ve yönetim sanatıdır. Ormancılığın ana hedefi doğal kaynaklar ve hizmetlerin sürdürülebilirliğini sağlayacak orman sistemlerinin oluşturulması ve geliştirilmesidir. Ormancılığın ana hedefi, bir yandan toplumun ormanların ürün ve hizmetlerine olan ihtiyaçları karşılanırken aynı zamanda orman kaynağının ve ormandan etkilenen diğer doğal kaynakların sağlıklı bir şekilde devamlılıklarının sağlanabilmesidir.
Orman Yolu: Ormanların işletmeye açılmasına hizmet eden, lastik tekerlekli araçların bütün yıl nakliyat yapmasına yönelik, orman içi ile orman dışı bağlantıyı sağlayan tek şeritli toprak yollar olarak tanımlanabilir.
Otsu bitkiler: Gövdeleri odunlaşmayan ve üst kısımları genellikle sert olmayan, vejetasyon süreci sonunda toprak üstü kısımları ölen bitkiler.

-Ö-

Ölü örtü: Ormanda ağaçlardan dökülen yaprak, dal, kabuk, meyve gibi bitkisel artıkların toprak üzerinde birikmesiyle oluşan organik tabaka. Bu tabakanın en üstünde son yılın dökülen bitkisel artıkları bulunur. Bu kısım yaprak tabakası olarak adlandırılır. Bu tabakanın altında daha önceki yıllar dökülmüş, parçalanmaya ve çürümeye başlamış tabaka bulunabilir. Çürüntü tabakası olarak adlandırılan bu tabakada bitkisel artığın kökeni tanınabilir. Ölü örtünün en alt tabakası ise humus olarak tanımlanır. Bitkisel artıkların tamamen ayrışarak siyah renkli ve kolladial boyutlarda olduğu ve hangi bitkisel artığın ayrışması ile oluştuğu belli olmayan kısmına humus adı verilir.

-P-

pH değeri: "Potentialhydrogen" teriminin kısa yazılımı. Anlamı hidrojen iyonunun yoğunluğu olan, kimyada ve biyolojide çok kullanılan bir terimdir. pH değeri bir çözeltideki hidrojen iyonu yoğunluğunun negatif logaritmasıdır. Bu nedenle pH= 2 dendiğinde, bu çözeltinin bir litresinde 0.01 ekivalen gram hidrojen iyonu var demektir. pH değeri 7'nin altında ise çözelti asidik, üstünde ise alkalin, 7'ye eşitse nötr anlamına gelir.

-R-

Rehabilitasyon (İyileştirme): Mevcut ekosistemlerin çeşitlilik, fonksiyon ve dinamiğinde, gerek insanlartarafından verilen hasarların gerekse doğal etkenler sebebiyle ortaya çıkan
olumsuzlukların çözümü amacıyla, alana özgü türlerin ve doğaya uygunyöntemlerin kullanılması ile belli bir alandaki yapı ve koşulları daha öncekidoğal durumuna getirmeye yönelik olarak yapılan iyileştirme çalışmaları.Rehabilitasyon, ekosistemden sağlanan mal ve hizmetlerin belirli birbölümünü elde etmek amacıyla arazinin kapasitesinin yenidenoluşturulmasını amaçlar. Arazi rehabilitasyonu, araziyi bozulma öncesikoşullarına tam olarak döndürmez. Bozulmuş bir ekosistem veya habitattaki belli ekosistem hizmetlerininyeniden kazanılması.
Rekreasyon: Ev ve yerleşim alanı dışında boş zamanları temiz hava soluyarak,dinlenerek, yürüyüş yaparak değerlendirme ve bununla ilgili etkinlik.Rekreasyon boş zamanda, fizik faaliyetle ama yapay kurallar olmadanyapılan bir dinlence ve eğlence çeşididir. Uygun kuralları olduğundarekreasyon faaliyeti oyun veya spor olarak tanımlanır.
Revizyon: Yeniden gözden geçirme anlamında. Bir işin planlandığı biçimde gidipgitmediğini denetleme ve eğer öngörülen plandan bir sapma varsa, gereklidüzeltmeleri yapma.

-S-

Silvikültür: Yeni ormanların planlı olarak kurulması ve bunların doğal olarakkurulmuş ve varlığını sürdüren ormanlarla birlikte yetiştirilmesi, bakımı,gençleştirilmesi ve varlıklarının en iyi şekilde devam ettirilmesi ile uğraşanbir bilim dalı.
Suni gençleştirme: 1) Bitki türlerinin fidanlarının dikilmesi veya tohumlarının ekilmesi suretiylegerçekleştirilen gençleştirme.
2) Amenajman planlarında gençleştirme periyoduna alınmış alanlarda, doğalgençleştirme koşulları bulunmayan veya tür değişikliğine gidilmesi zorunlugörüldüğü haller bulunan sahalarda yapılacak ağaçlandırma faaliyetleri sunigençleştirme olarak adlandırılmaktadır.
Sürdürülebilirlik: 1) Bir yatırım tarafından sağlanan faydalar akımının o yatırım çerçevesindesağlanan destek bittikten sonra da devam etmesidir. Sürdürülebilirlik ayrıca,mevcut ve ileride beklenen sonuçların projenin tamamlanmasından sonrakidönemlerde karşılaşılabilecek risklere dayanıklılık olasılığı ile ilgili birdeğerlendirmeyi de kapsar.
2) Bugünkü toplumların ve yerel toplulukların ihtiyaçlarının, gelecektekinesillerin ve toplulukların veya diğer yerlerdeki toplulukların kendiihtiyaçlarını karşılayabilme imkanlarını riske atmadan karşılanmasını sağlayan özellik veya durum.

-Ş-

Şifalı bitki: Tıbbi, kozmetik, lezzet, koku, tat ve aromaları için değerlendirilen(kullanılan) bitki veya bitki kısımları.

-T-

Tabiatı koruma alanı: Bilim ve eğitim bakımından önem taşıyan nadir, tehlikeye maruz veyakaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler, türler ve tabii olayların meydanagetirdiği seçkin örnekleri ihtiva eden ve mutlak korunması gerekli olan,sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiatparçaları.
Takson: Bireylerin veya tür setlerinin yer aldığı sınıflandırma birimine verilen ad.Yüksek taksonlar tür seviyesinin üzerindeki taksonlardır.
Teras: Eğimli arazilerde yüzeysel akışların hızını kesip toprak kayıplarını izin verilebilir sınırın altına indirmek ve suyu korumak amacıyla düzeç eğrilerineparalel veya çok az eğimli olarak yerleştirilen bir seri toprak sekiler veyatoprak seki-kanal kombinasyonları. Teras sisteminin iki temel amacı vardır.Teraslar, eğimli arazilerde toprağın nemini ve verimliliğini artırarak dahafazla tarımsal ürün elde etmek veya orman kurmak için inşa edilirler. Yamaçarazide, toprağı ve suyu yerinde tutarak, erozyonu ve seli de önlerler.
Teras aralığı: Birbirini takip eden teras kanalları arasındaki düşey aralık, mesafe.
Toprak horizonları: Toprak profilinde yüzeyden alta doğru toprağın renk, yapı (strüktür) ve bünye (tekstür) gibi fiziksel özellikleri ile asitlik, besin kapasitesi gibikimyasal özelliklerinin farklı olduğu katlar. Normal bir toprakta üstten altadoğru: O horizonu(organik madde tarafından kaplanan üst horizon); Ahorizonu(mineral tabakasının üst kısmında bulunan kat); B horizonu(Ahorizonundan yıkanan alkali maddeler, özellikle karbonatlar ve killer ileçeşitli oksitlerin biriktiği horizon) ve C horizonu(ana materyalinayrışmasından meydana geldiği için bu materyalin özelliklerini sıkışekildeyansıtan kat) bulunur.
Tür: Diğer tüm organizmalardan farklı, üreyebilme ve döl verme yeteneğinesahip olan bir organizmalar grubudur. Bu, bitkiler ve hayvanlar için enküçük sınıflandırma birimidir.

-Y-

Yaban Hayatı: 1) Yaşayan, evcilleştirilmemiş hayvanlar. Bazı uzmanlar bitkileri de yabanhayatının parçası olarak kabul etmektedir.
2) İnsanlardan bağımsız yaşayan veya insanın etkisinin olmadığı yerlerdekibitki, hayvan ve mikroplar. Doğal koşullardaki bu hayat dengededir.
3) Geleneksel tanımda yaban hayatı sadece evcil olmayan hayvanlar içinkullanılmak beraber, gerçek tanım, yaban ortamında büyüyen veya yaşayan,o sahaya insanlar tarafından getirilmemiş tüm hayvan, bitki, mantar ve diğerorganizmaları kapsar. Yaban hayatı, tüm ekosistemlerde bulunmakta olup,çöller, ormanlar, ovalar, otluk alanlar ve kentsel sahalar dahil diğer alanlar,hepsi bir şekilde bazı yaban hayatı formlarını barındırır.
Yangın Emniyet Şeridi: Mevcut veya yapılacak yolların (devlet il yolları, köy yolları, orman yolları, yangın emniyet yolları vb) kenarlarında tek taraflı veya iki taraflı oluşturulacak yangın engelleyiçi yeşil tesisler olarak tanımlanmaktadır. Tek taraflı genişlik 25-50 m ’dir. Yangma hassasiyet ve hakim rüzgar istikametine göre genişlik tespit edileceği belirtilmiştir
Yıllık olağan ETA: Sürdürülebilirlik ilkelerine uygun biçimde, ormandan yıllık olarak (veya
belirli zaman aralıklarıyla) çıkarılması uygun görülen ürün (genelliklehacim/ha olarak). Ormandaki yıllık olağan ETA içinde şunlar vardır:
Gerçekleşen yıllık ara hasılat ETA’sı + Gerçekleşen yıllık son hasılat ETA’sı+ Gerçekleşen Yıllık Olağanüstü ETA (biyotik ve abiyotik olaylarlameydana gelen olağanüstü hasılat). Örneğin yangın, rüzgâr devriği, karkırığı, böcek zararları, yol yapımları, kaçak kesim, vs... ). Amenajmanplanlarına göre yıllık ETA, ormandaki yıllık artım (hasıla) miktarına eşitveya (ormandaki mevcut ekolojik koşullara bağlı olarak) yıllık artımmiktarından daha az olması beklenir. Ormanda mevcut hacim (veya canlı biyokütle) anapara veya kapital ise, artım o anaparanın faizi olarakdüşünülür. Sürdürülebilir kaynak yönetimi için ormandan hasat edilip çıkarılan miktar (bankadan çekilen para), en fazla artım (en fazla birikenfaiz) kadar olmalıdır.

-Z-

Zon: Sınırları belli olan veya olmayan bir bölge, bir kuşak. Dünya üzerindekiherhangi bir alan, belli bir özelliği (iklim bölgesi, toprak, bitki ve hayvanyaşama alanı gibi) itibariyle diğer bölgelerden ayrılan alan.